
Diş Hekimi Seckin Özeralp
Randevu İçin
+90 212 555 4444
Arama Sonuçları
"" için 8 öge bulundu
- Dental implantların uygulanma teknikleri nelerdir?
Dental implantlar, eksik dişlerin tedavisinde yaygın olarak kullanılan çeşitli tekniklerle uygulanabilir. İşte bazı yaygın dental implantların uygulama teknikleri: Endosteal (Kemik içi) ve Subperiostal (Kemik üstü) implantlar Endosteal İmplantlar : Bu en yaygın kullanılan implant türüdür. Çene kemiğine doğrudan yerleştirilen ve genellikle titanyum veya zirkonyum oksit malzemeden yapılan implantlardır. İmplant yerleştirildikten sonra, kemik ile kaynaşarak sağlam bir temel oluşturur. Subperiosteal İmplantlar : Bu implantlar, çene kemiğinin üzerine yerleştirilir ve kemik yüksekliği yetersiz olan hastalar için idealdir. Metal çerçeve yapısına sahip olup, diş eti altında yer alır. Mini dental implantlar Mini İmplantlar : Küçük çaplı implantlardır ve dar çene kemikleri veya yetersiz kemik yoğunluğu olan hastalar için uygundur. Genellikle diş eti kesilmeden doğrudan çene kemiğine yerleştirilirler. All-on-4 ve All-on-6 implantlar All-on-4 ve All-on-6 : Bu teknikler, tam kemer diş restorasyonu için kullanılır. Dört veya altı implant çene kemiğine yerleştirilir ve bu implantlar geçici protez dişlerin sabitlenmesi için kullanılır. Zygoma implantlar Zygoma İmplantlar : Elmacık kemiğine yerleştirilen implantlardır ve uzun ve komplike bir cerrahi gerektirir. Tek parça seramik implantlar Tek Parça Seramik İmplantlar : Çene kemiğine tek parça olarak yerleştirilen seramik implantlar, genellikle zirkonyum oksit malzemeden yapılır. Bu implantlar, doğal dişlerin fonksiyonlarını ve estetik görünümünü taklit eder. Bu teknikler, hastanın ağız yapısına ve ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilir ve implant tedavisi sürecinde kullanılır.
- Dental İmplant Nedir?
Dental implantlar, eksik dişlerin tedavisinde yaygın olarak kullanılan ve modern diş hekimliğinde önemli bir yer tutan yapılar olarak öne çıkmaktadır. Dental İmplant Bu implantlar, çene kemiğinin içine yerleştirilen ve genellikle titanyum veya zirkonyum oksit malzemeden üretilen özel vidalardır. Bu vidalar, implant yerleştirildikten sonra çene kemiği ile güçlü bir şekilde kaynaşarak, oldukça sağlam bir yapı oluşturur. Tasarımları, doğal dişlerin fonksiyonlarını ve estetik görünümünü en iyi şekilde taklit edecek şekilde geliştirilmiştir. İmplantların üzerine yerleştirilen diş protezleri, vidalarla titanyum, zirkonyum veya cam seramik abutmentlar aracılığıyla güvenilir bir şekilde bağlanır. Bu yenilikçi yöntem sayesinde, diş kaybı yaşayan hastaların ağız yapısına uyum sağlanarak son derece estetik ve fonksiyonel açıdan tatmin edici bir çözüm sunulur. Sonuç olarak, dental implantlar sayesinde hastalar hem yemek yerken rahatlıkla çiğneyebilir hem de doğal görünümlü dişleri ile özgüvenle gülümseyebilirler; bu da onların günlük yaşam kalitesini üst seviyelere taşıyan önemli bir avantajdır.
- Dental implant tedavilerinde tam seramik implantlar ve titanyum implantlar
Tam seramik ve titanyum implantlar Dental implant tedavilerinde tam Seramik implantlar ve titanyum implantlar , dental implant tedavilerinde yaygın olarak kullanılan iki farklı malzemedir. Tam Seramik İmplantlar Malzeme : Genellikle zirkonyum oksit malzemeden üretilirler. Estetik : Doğal dişlerin rengini taklit eden ve diş etleriyle uyumlu olan beyaz renkte olduklarından, özellikle ön diş bölgesinde estetik tercih edilirler. Biyouyumluluk : Yüksek biyouyumluluğa sahip olmaları sayesinde diş etleri ve çene kemiği ile uyum sağlarlar. Dayanıklılık : Korozyona ve aşınmaya karşı son derece dirençlidirler. Alternatif : Tam seramik implantlar metal alerjisi olan hastalar için uygun bir alternatiftir. Titanyum İmplantlar Malzeme : Titanyum veya titanyum alaşımlarından yapılır. Dayanıklılık : Yüksek dayanıklılık ve mukavemete sahip olup, uzun ömürlü bir çözüm sunarlar. Biyouyumluluk : Titanyum, vücut dokularıyla mükemmel uyum sağlar ve çene kemiği ile entegrasyonu çok iyidir. Uygulama : Diş hekimliği alanında en yaygın kullanılan implant malzemesidir ve yıllarca süren klinik çalışmalarda başarısını kanıtlamıştır. Ekonomi : Genellikle seramik implantlara göre daha ekonomiktirler. Her iki implant türü de hastanın ihtiyaçlarına ve tedavi gereksinimlerine göre tercih edilebilir.
- Dental implantının üzerine ne zaman protez yapılır?
Osseointegre olan bir implant Dental İmplantlar: Osseointegrasyon ve Protez Yerleştirme Süreci İmplantın üzerine protez, genellikle implantın çene kemiği ile tamamen kaynaşmasının (osseointegrasyon) ardından yapılır. Osseointegrasyon , implantın çene kemiği ile tamamen kaynaşması ve stabilize olması demektir. Bu süreç, implantın yerleştirilmesinden sonra kemiğin implant yüzeyine büyüyerek sıkı bir bağlantı kurduğu ve genellikle 2-3 ay süren bir iyileşme dönemi gerektirir. Bu dönemin sonunda implant, doğal bir diş gibi işlev görebilecek sağlam bir temel oluşturur. Ancak bazı durumlarda bu süre daha uzun olabilir. İyileşme süresi , implantın yerleştirildiği bölgeye ve hastanın genel ağız sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.
- Dental implantların ömrü nedir ve kemik kaybı olmaması için dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Dental implantların ömrü genellikle 10 ila 30 yıl arasında değişir ve dayanıklılığı, kullanılan malzeme ile yerleştirme kalitesine bağlıdır. Özellikle titanyum ve zirkonyum gibi dayanıklı malzemeler kullanıldığında, implantlar kemik kaybı olmadığı sürece bir ömür boyu kalabilir. Her yıl 0.2 mm'den az bir kemik kaybı normal kabul edilir. İlk yıl dışında, bu miktar implantın başarısının bir ölçütü olarak kullanılır. Ancak, bu değer bireysel farklılıklar ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Dental implantlarda kemik kaybı oluşumu Dental implantlarda kemik kaybı çeşitli nedenlerle gelişebilir. İşte bazı yaygın nedenler: Peri-implantit : İmplant etrafındaki dokuların (kemik dahil) iltihabi bir durumudur ve genellikle bakteriyel enfeksiyon sonucu oluşur. İyi ağız hijyeninin ihlali, peri-implantitin gelişmesine yol açabilir. Yetersiz Kemik Desteği : İmplantın stabilitesi için yeterli miktarda sağlıklı kemik gereklidir. Eğer kemik yoğunluğu veya hacmi yetersizse, bu zamanla kemik kaybına yol açabilir. Aşırı Baskı veya Kuvvet : Bruksizm (diş gıcırdatma-sıkma) veya düzgün olmayan diş ilişkileri (malokluzyonlar) gibi aşırı kuvvetler, implant ve çevresindeki kemik üzerindeki baskıyı artırabilir. Yetersiz Cerrahi Teknik : İmplantın başarılı bir şekilde yerleştirilmesi, cerrahın becerisi ve deneyimine bağlıdır. Yerleştirme tekniklerinin yetersiz olması, çevresindeki kemik üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Sistemik Faktörler : Osteoporoz gibi belirli sistemik durumlar, kemik sağlığını etkileyebilir ve implantlarda kemik kaybına yol açabilir. Ayrıca sigara içmek, yetersiz beslenme ve bazı ilaçlar kemik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Dental implantların başarılı ve uzun ömürlü olması için düzenli diş hekimi kontrolleri, iyi ağız hijyeni ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları büyük önem taşır.
- Dental İmplantlarda Sağlık sorunlarının ve Anatomik faktörlerin etkisi nelerdir?
İmplant ve Genel sağlık 1- Yetersiz Kemik Yoğunluğu: Yetersiz kemik yoğunluğu, implant yerleştirilmesini zorlaştırabilir. Alveolar kemik, dişlerin köklerini çevreleyen ve dişleri çene kemiğine bağlayan kemik yapısıdır. Alt çene kemiği (mandibula) ve üst çene kemiği (maksilla) olmak üzere iki farklı bölgede bulunur. Alveolar kemik, dişlerin köklerinin etrafını sararak onları sabitler ve destekler. Dişler çekildiğinde veya kaybedildiğinde, alveolar kemikte kemik kaybı meydana gelebilir. Genellikle diş çekiminden sonra 6 ila 12 ay içinde kemik erimesi başlar. Ancak bu süre kişiden kişiye ve dişin sağlık durumuna göre değişiklik gösterebilir.Diş çekiminden sonra implant yerleştirilmesi için genel olarak 3 ila 6 ay beklemek önerilir. Bu süre, çekim bölgesinin iyileşmesi ve kemiğin yeniden oluşması için gereklidir. Ancak, herhangi bir enfeksiyon riski yoksa ve kemik kaybı oluşmaması için çekim sonrası 2. haftadan sonra da implant yerleştirilebilir. Bazı durumlarda hemen implant yerleştirme de mümkündür. Immediate implantasyon denen bu yöntem, dişin çekildiği anda aynı seans içinde yerleştirilen bir implant türüdür. Bu yöntem, diş çekiminden sonra bekleme süresini azaltır ve hastanın dişsiz kalma süresini kısaltır. Ancak, bu yöntem için dişte enfeksiyon bulunmamalı ve yeterince kemik olması gerekmektedir. Bu yöntem, kemik dokusunun sağlıklı olduğu ve iltihaplanma riskinin düşük olduğu durumlarda tercih edilir. 2- Sinüs Boşluğu, Schneider membranı ve dental implantlar Üst çenenin arka kısmında yer alan sinüs boşluğu, implant yerleştirilmesi için yeterli kemik dokusunun olmamasına neden olabilir. Bu durumda, sinüs kaldırma (sinüs lift) gibi dental prosedürler uygulanır. Bu işlemler sırasında, maksiller sinüsü kaplayan ince mukozal zar olan Schneider membranı korunmalıdır. Çünkü zarar görmesi enfeksiyon riskini artırabilir ve çeşitli komplikasyonlara yol açabilir. Schneider membranı hasar görürse, aşağıdaki olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir: Oroantral Açıklık: Schneider membranı hasar gördüğünde, ağız boşluğu ile maksiller sinüs arasında bir açıklık oluşabilir. Bu, enfeksiyon riskini artırabilir ve ağrıya yol açabilir. Oroantral Fistüla: Eğer bu açıklık iyileşmezse, zamanla bir fistül (açık yara) oluşabilir. Bu durum, sürekli enfeksiyon ve ağrıya neden olabilir. Enfeksiyon: Schneider membranı hasar gördüğünde, sinüs bölgesinde enfeksiyonlara yol açabilir. Bu enfeksiyonlar, implantın başarısını olumsuz etkileyebilir ve ek tedavi gerektirebilir. Greft veya İmplant Kaybı: Sinüs ogmentasyonu veya implant yerleştirme işlemleri sırasında Schneider membranı hasar gördüğünde, greft veya implant kaybına neden olabilir. 3- Mandibular Kanal ve dental implantlar Mandibular kanal, alt çenede yer alır ve inferior alveolar sinirin (IAN) geçtiği bir tünel gibidir. Bu sinir, dişlerden gelen duyusal sinir uyarılarını beyne iletir ve diş etleri ile alt dudak bölgesine ulaşır. Dental implant yerleştirilirken, bu sinirin zarar görmemesi çok önemlidir. Sinire zarar verilmesi durumunda, alt dudakta, diş etlerinde ve dişlerde uyuşma, ağrı ve kalıcı sinir hasarı meydana gelebilir. Ancak, bazı durumlarda sinire yakın hasarlarda 6 ay sonra iyileşme görülebilir. 4- Genel Sağlık Sorunları ve dental implantlar Bazı sağlık sorunları, dental implant tedavisinin risklerini artırabilir. İşte bazı önemli durumlar: Kalp Hastalıkları: Hipertansiyon: Yüksek tansiyon, implantın başarısını olumsuz etkileyebilir ve iyileşme sürecini yavaşlatabilir. Konjestif Kalp Yetmezliği: Bu durum, implant uygulamasının riskli olmasına neden olabilir. Aritmi: Kalp ritmi bozuklukları, implantın başarısını etkileyebilir ve ek tedavi gerektirebilir. Angina Pectoris: Kalp krizi riski olan bu durum, implant uygulamasının riskli olmasına neden olabilir. Antikoagülan Kullanımı: Kalp hastalığı olan kişilerde kullanılan antikoagülan ilaçlar, implant uygulaması sırasında kanama riskini artırabilir. Diyabet: Kan Şeker Sınırları: Kan şeker seviyeleri, vücudun enerji ihtiyacını karşılamak için önemlidir. Normal kan şeker seviyeleri şu şekildedir: Fazla düşük (Hipoglisemik): 70 mg/dL veya daha düşük. Normal: 70-100 mg/dL arasında. Fazla yüksek (Hiperglisemik): 100 mg/dL veya daha yüksek. HbA1c Seviyeleri: HbA1c testi, son 2-3 ayda ortalama kan şekeri seviyesini gösterir. HbA1c seviyeleri şu şekildedir: Normal: %5,7'nin altında. Prediyabet: %5,7 ila %6,4. Diyabet: %6,5 veya daha yüksek. Kemik hastalıkları: Bifosfonat Kullanımı: Bifosfonatlar, kemik erimesini önlemek ve tedavi etmek için kullanılan ilaçlardır. Kemik sağlığını destekleyerek kırık riskini azaltır. Genellikle osteoporoz ve diğer kemik hastalıklarının tedavisinde kullanılırlar. Ayrıca kemik kanseri, hiperkalsemi ve Paget hastalığı gibi durumların tedavisinde de etkilidirler. Tiroid hastalıkları: Tiroid Hormon Seviyeleri: Dental implant yapılabilmesi için tiroid hormon seviyeleri genellikle normal aralıkta olmalıdır. Özellikle TSH ve T3 seviyeleri dikkatle takip edilmelidir. Normal TSH seviyeleri: 0.4 - 4.0 mIU/L arasında değişir. T3 seviyeleri: Genellikle 70 - 200 ng/dL arasında olmalıdır. Sigara Kullanımı: Sigara içmek, implantın iyileşmesini yavaşlatabilir ve enfeksiyon riskini artırır. Ameliyattan sonra en az 24 saat sigara içmemeniz önerilir. Sigara dumanı, ağız içi sıcaklığını anlık olarak 60°C civarına kadar yükseltebilir. Bu yüksek sıcaklık, ağız dokularına zarar verebilir ve iltihaplanma gibi sorunlara yol açabilir. 5- Hamilelik Dönemi: Hormonal değişiklikler ve kullanılacak tedavi yöntemleri implantın başarısını etkileyebilir. Anestezi: İmplant yapımı bir cerrahi işlemdir ve anestezi gerektirir. Hamilelik döneminde anestezi kullanmak, doğacak bebek için riskli olabilir. Röntgen ve İlaçlar: İmplant yapımı öncesinde ve sonrasında röntgen çekimleri ve bazı ilaçlar gereklidir. Bu tür röntgenler ve ilaçlar, hamilelik döneminde bebeğe zararlı olabilir. İyileşme Süreci: İmplant takıldıktan sonra iyileşme süreci önemlidir ve bu süreçteki ilaçlar ve tedavi yöntemleri hamilelik döneminde kullanılmamalıdır. Hormon Değişiklikleri: Hamilelik döneminde hormon değişiklikleri diş sağlığına etkisi olabilir ve bu nedenle implant yapımı bu dönemde daha riskli olabilir. 6- Çocukluk Yaşı ve dental implantlar: Genellikle 18 yaşını doldurmuş kişilerde yapılan implant tedavileri daha başarılıdır. Çene gelişimi tamamlanmamış bir kişide implant yapılması, çeşitli sorunlara yol açabilir. İşte bazı olası sonuçlar: Pozisyonel Sorunlar: Çene kemiği gelişimini tamamlamamış bireylerde implantın pozisyonu zamanla değişebilir. Çene kemiği büyüyüp şekillenmeye devam ederken, implantın yerleştirildiği pozisyona uygun olmayabilir. Kemik Gelişimi Engellenmesi: İmplant yerleştirildiğinde, çene kemiğinin gelişimi engellenebilir ve bu da uzun vadede dişler arasında boşluklar ve dişlerin düzensiz yerleşmesine yol açabilir. Estetik Problemler: İmplantın pozisyonu ve çene kemiğinin gelişimi nedeniyle estetik sorunlar meydana gelebilir. Isırma Sorunları: Çene kemiği gelişimini tamamlamamış bireylerde implantın yerleştirilmesi, dişler arasında isırma sorunlarına yol açabilir. Bu nedenlerden dolayı, çene gelişimi tamamlanmamış bireylerde implant tedavisi genellikle tavsiye edilmez. Çene kemiği gelişiminin tamamlanmasını beklemek, daha sağlıklı ve uzun vadeli sonuçlar sağlar.
- Diş Eti Hastalığı: Belirtileri, Nedenleri ve Önleme Yöntemleri
Diş Eti Hastalığı Diş Eti Hastalığının Belirtileri Diş eti hastalıkları, diş etlerinde iltihaplanma, enfeksiyon ve doku hasarına yol açar. Yaygın belirtileri şunlardır: Kırmızımsı veya Morumsu Diş Etleri : Diş etlerinde iltihaplanma ve kanama görülebilir. Diş Eti Kanaması : Diş fırçalarken veya yemek yerken diş etlerinde kanama olabilir. Diş Etlerinde Ağrı veya Hassasiyet : Diş etlerinin zayıflaması ve iltihaplanması nedeniyle ağrı veya hassasiyet hissedilebilir. Ağızda Kötü Koku : Diş eti hastalıkları, kötü ağız kokusuna neden olabilir. Diş Eti Çekilmesi : Diş etlerinin geriye çekilmesi, hastalığın ilerlediğine işaret edebilir. Dişlerin Sallanması veya Yer Değiştirmesi : İleri seviyedeki diş eti hastalıkları, dişlerin sallanmasına veya yer değiştirmesine yol açabilir. Diş Eti Hastalığının Nedenleri Diş eti hastalıklarının başlıca nedenleri şunlardır: Plak Birikimi : Dişlerde ve diş etlerinde biriken bakteriyel plak, diş eti hastalıklarının en yaygın nedenidir. Sigara Kullanımı : Sigara içmek, diş eti hastalığına neden olan bakterilerin üremesini artırır ve diş etlerini zayıflatır. Diyabet : Diyabet, vücudun enfeksiyonlara karşı direncini düşürerek diş eti hastalıklarına yol açabilir. Hormonal Değişiklikler : Hamilelik, menopoz ve adet döngüsündeki değişiklikler diş eti hastalığı riskini artırabilir. Genetik Faktörler : Bazı kişiler, genetik olarak diş eti hastalıklarına yatkındır. Stres : Stres, bağışıklık sistemini zayıflatarak diş eti hastalıkları riskini artırabilir. İlaç Kullanımı : Doğum kontrol hapları, antidepresanlar ve tansiyon ilaçları gibi bazı ilaçlar diş eti sağlığını olumsuz etkileyebilir. Diş Eti Hastalıklarını Önleme Yöntemleri Diş eti hastalıklarını önlemek için aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz: Düzenli Fırçalama : Günde en az iki kez, florürlü diş macunu ile dişlerinizi fırçalayın. Diş İpi Kullanımı : Dişlerin arasındaki plak ve yiyecek artıklarını temizlemek için diş ipi kullanın. Ağız Gargarası : Antiseptik ağız gargaraları kullanarak ağız içindeki bakterileri öldürün. Dengeli Beslenme : Şeker ve nişasta içeren yiyecekleri sınırlayarak sağlıklı bir diyet izleyin. Sigara İçmemek : Sigara kullanımı diş eti hastalıkları riskini artırır, bu yüzden sigara içmemek önemlidir. Düzenli Diş Hekimi Kontrolleri : Altı ayda bir diş hekiminizi ziyaret ederek profesyonel temizlik yaptırın. Stres Yönetimi : Stresi kontrol altında tutarak bağışıklık sisteminizi güçlendirin. İlaçlarınızı Kontrol Edin : Diş eti sağlığınızı etkileyebilecek ilaçlar hakkında diş hekiminizle konuşun.
- Diş Çekimi Sonrası Bakım ve İyileşme Rehberi
Diş çekimi sonrasında iyileşme sürecini hızlandırmak ve komplikasyonları önlemek için aşağıdaki adımlara dikkat etmeniz önemlidir: Diş çekimi Tampon Kullanımı : Ağzınızda duran tamponu oynatmadan 30 dakika yerinde tutmaya çalışın. Tamponu çıkardıktan sonra yara yerine yeni bir tampon koymayın. Yara yüzeyini kurutmaktan kaçının. Yara yüzeyinde bir pıhtı tabakası oluşacaktır ve eğer tükürür ve çok çalkalama yaparsanız kanama artabilir. Yeme ve İçme : Diş çekiminden sonra iki saat boyunca hiçbir şey yemeyin ve mümkünse içmeyin (sigara dahil). Gerekiyorsa 30 dakika sonra su içebilirsiniz. Sıcak Yiyecek ve İçecekler : Diş çekiminin yapıldığı gün sıcak hiçbir şey yemeyin ve içmeyin. Sıvı ve Yumuşak Gıda Tüketimi : İlk birkaç gün boyunca sıvı ve yumuşak gıdalar tüketin. Sıcak, baharatlı ve sert yiyeceklerden kaçının. Ağrı : Ağrı kesici ile geçebilecek düzeyde bir ağrı olması normaldir. Ancak, iltihaplı veya zor çekilen dişlerde ağrı meydana gelebilir. Kanama : Çekim sonrası 24 saat boyunca tükürüğünüzde kan görmeniz normaldir. Eğer sızıntı şeklinde kanama olursa, ağzınızı temiz soğuk su ile birkaç kez çalkalayın. Sızıntı şeklindeki kanama 30 dakikadan fazla devam ederse diş hekiminize haber verin. Çekim sonrası tükürüğünüzde 1-2 gün kan görmeniz normal sayılabilir. İlaç Kullanımı : Eğer diş hekiminiz ilaç yazdıysa, reçete edilen ağrı kesicileri ve antibiyotikleri düzenli olarak kullanın. Aspirin türevleri dışında bir ağrı kesici alın ve ilaçları önerilen dozlarda kullanın. Buz Uygulaması : Çekim bölgesine dışarıdan buz uygulamak şişliği ve ağrıyı azaltabilir. İlk 24 saat içinde 15 dakikalık aralıklarla buz uygulayın. Anestezi etkisi altındayken aşırı buz uygulamak soğuk yanıklarına neden olabilir. Ağız Hijyenine Dikkat Edin : Çekim bölgesini tahriş etmemek için ilk 24 saat boyunca dişlerinizi fırçalamaktan kaçının. Sonrasında yumuşak bir diş fırçası ile nazikçe fırçalayın. Ağız Çalkalama : İlk 24 saat sonrasında, tuzlu su ile hafifçe çalkalayarak ağız hijyenini sağlayın. Ancak çok güçlü çalkalama yapmamaya özen gösterin. Keskin aromalı ağız suları ile çalkalamaktan kaçının. Sigara ve Alkol : İlk birkaç gün boyunca sigara içmekten ve alkol tüketmekten kaçının. Bu maddeler iyileşme sürecini yavaşlatabilir ve enfeksiyon riskini artırabilir. Sigara dumanı 60°C civarında olabilir ve kanamayı artırabilir. Dikişler : Eğer diş çekimi sonrasında dikiş atıldıysa, diş hekiminizin önerdiği süre zarfında dikişlerin bakımına özen gösterin ve belirtilen tarihte kontrole gidin. Dikişlerin olduğu bölgeyi mümkünse yumuşak bir fırçayla ya da hiç fırçalamadan hekiminizin önerdiği bir gargara ile temizleyin. Dinlenme : İlk 24 saat boyunca dinlenmeye özen gösterin ve ağır fiziksel aktivitelerden kaçının. Bu adımları izleyerek diş çekimi sonrası iyileşme sürecini daha rahat geçirebilirsiniz. Herhangi bir şüpheli durum veya aşırı ağrı olduğunda, mutlaka diş hekiminize başvurun.